Kuzu: “Millet Gitmese İnsanlar Açlıktan Ölürdü!”
10-02-2023 | 16 : 21 31
6 Şubat günü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde birbiri ardına yaşanan depremlerden saatler sonra bölgeye giden isimlerden biri olan İYİ Parti Karadeniz Ereğli Belediye Meclis Üyesi Sertan Kuzu, bölgede yaşadıklarını ve gördükleri tabloyu Zonguldak Post’a anlattı.
Altan Akçakese’nin sorularını yanıtlayan Sertan Kuzu, işadamı ve İYİ Parti 27. Dönem Zonguldak Milletvekili Adayı Batu Müftüoğlu ile birlikte zaman kaybetmeden Kahramanmaraş’a gittiklerini, Müftüoğlu’nun gayretleri ile temin edilen üç tır dolusu yardım malzemesini depremzedelere dağıttıklarını kaydederek çarpıcı bilgiler paylaştı.
***
Batu Müftüoğlu ile birlikte pazartesi sabahı Kahramanmaraş’a doğru çıktıklarını, gece saatlerinde bölgeye vardıklarını ifade eden Kuzu; “Orada zaman diye bir kavram yok. Batu Müftüoğlu üç tır ayarlamıştı. Önce Elbistan’a gittik. Yardımlarımızı dağıttık. Son tırı da kente giriş zor olduğu için şoförü ile birlikte Hatay’a gönderdik.”, dedi.
Kuzu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk Milleti Kendi Yarasını Kendi Sarıyor!”
“Şunu söylemek isterim; Allah’tan gitmişiz. Allah’tan insanlar deprem bölgesine gidiyor. Türk milleti kendi yarasını kendi sarıyor. Devlet dün ancak bölgeye gelebildi. Çadır, ısınma, konserve gıdalar gibi ihtiyaçlar var. Biz gittiğimizde sokaklardaydı herkes. Şehre gece girebildik; her yer karanlık içindeydi. Elektrik falan yok. Sabah olunca faciayı net bir şekilde gördük. Anlatılacak gibi değil. Öyle bir acı var ki orada…”
“Bölgede Bir Tek Kızılay Çadırı Yok! Bizim Kendi İmkanlarımızla 24 Saat İçinde Gittiğimiz Yere Devlet Gidemiyor!”
“Ama benim en çok üzüldüğüm nokta ben bölgede tek bir tane bile Kızılay çadırı görmedim. Biz 1999 depremlerinden hiç ders almamışız. Hiçbir şeye hazır değilmişiz. Böyle bir durumda hemen battaniyeler ve çadırlar hazır edilmez mi? Uyku tulumları hazır edilmez mi? Bizim depremden hemen sonra 24 saat içinde kendi imkanlarımızla gittiğimiz yere devlet gidemiyor. Dün akşama doğru ancak çadırlar kuruluyordu. Daha önceki depremlerde hemen insanlara sıcak aş ve ekmek veriliyordu. Yazık! İnsanlar çikolatalarla, konservelerle yaşamak zorunda bırakıldı. Maraş’ta eksi üç derecenin altında soğuklar oluyor. Ben mesela umudumu kesmiştim; insan depremden kurtulsa soğuktan kurtulamaz, donar. Öyle bir umutsuzluğum vardı. Allah’a çok şükür Maraş’ta iki gündür insanlar enkazlardan sağ çıkarılmaya başladı.”
“Gurur Duyuyorum!”
“Benim em çok sevindiğim olay, Ereğli’den o kadar çok sayıda arkadaşımızı gördük ki… Onca insan kendi imkanlarıyla deprem bölgesine gitti. Bu, kolay bir şey değil. Görünce gurur duymamak elde değil.”
“İnsanlar Mahcubiyet İçinde…”
“Arkadaşlarımızdan biri getirdiğimiz malzemeleri dağıtıyordu. İnsanlar ister istemez kendilerini mahcup hissediyorlar. Bir beyefendi çekinerek çocuğu için mont ve ayakkabı istedi. Belli ki zengin bir adam. Bugüne kadar hiç yardım almamış. Gözyaşları içinde demiş ki; ‘Biz bugüne kadar doğum günlerinde çocuğumuza ne alalım, diye düşünür, bunu konuşurduk. Şu an ne yazık ki bu durumdayız. Çok acı dolu durumlar var.”
“Hatay Daha Kötü Durumda…”
“Maraş’ın şöyle de bir şansı var. Sabahki ilk depremde fazla bina yıkılmıyor. İnsanlar deprem korkusuyla kendilerini dışarı atıyor. Elbistan merkezli ikinci depremden sonra her yer yerle bir oluyor. Bu sebeple de fazla bir can kaybı yaşanmıyor. Ama ilk deprem Hatay’ı daha fazla vurduğu için orada ölüm sayısı fazla. Eğer ilk depremde Maraş’taki binalar yıkılsa orada on binlerce ölüm olurdu.”
“Millet Gitmese İnsanlar Açlıktan Ölürdü.”
“Biz depremden sonra yola çıktığımızda bazıları; ‘Yola çıkmayın, gerek yok. Zaten olağanüstü hal ilan edildi.’, falan diyorlardı. Neden insanlar engelleniyor? Bu millet gitmese orada insanlar açlıktan ölür ya! İnsanların en çok ihtiyacı olan şey battaniye; biz battaniye götürüyoruz.”
“Her Yer Pislik İçinde…”
“Herkesten şunu rica ediyorum; herkes kendi kafasına göre malzeme yollamasın. Gömlek, pantolon gibi şeyler yollayanlar var. Bunlara gerek yok. Mont lazım, battaniye lazım. İç çamaşırı lazım. Gereksiz malzemeler ziyan oluyor orada. Çorap, iç çamaşırı gerekli. Orada en büyük sorun tuvalet yokluğu. Her yer pislik içinde.”
“Allah Mansur Yavaş’tan Razı Olsun!”
“Allah Türk milletinden razı olsun. Biz eleştiri yapınca siyaset yaptığımızı söylüyorlar. Yok abi, deprem bölgesinde kimse yoktu. Daha yeni geldiler; biz gittiğimizde kimse yoktu orada. Bunun siyasi partisi falan yok abi. Bu vatandaşlara sahip çıkılmak zorunda. Kızılay kan bağışı kampanyası(!) için uğraşıyor. Kan kime lazım abi? Niye kan bağışı yapacağım abi? Kan ne için lazım orada? Bana çadır lazım, çadır! Ben bölgede bir tane Kızılay çadırı görmedim. AFAD’ın çadırını görmedim. Allah Mansur Yavaş’tan razı olsun. Helal olsun adama ya! Çarşamba günü geldi, gelir gelmez çadırları kurdurttu. Sıcak aş, yemek getirdi. Adam bunları Ankara’dan getiriyor ilgililerden hareket yok. Kimse kaymakamından, belediye başkanından, yani yerel yönetimlerden bir şey beklemesin. Yerel yöneticilerin ya kendileri enkaz altında ya da aileleri, akrabaları. Bir belediye başkanının kardeşi ölmüş; herkes kendi derdiyle uğraşıyor. Ama bu işleri yapacak olan Kızılay, AFAD gibi sorumluların orada olması lazım.”
“1999’dan Hiç Ders Almamışız.”
“1999 depremlerinden hemen sonra her yerde bembeyaz çadırlar vardı, kaynayan kazanlar vardı. Neden? Çünkü asker vardı. Asker sokağa çıkmıştı. Bu sefer ise askeri kışlalara koydurdular. Allah madencilerimizden de razı olsun. Bizim madencilerimiz olmasa enkazlardan insan çıkmayacak. Bu işin piri madenciler. İtfaiyeciler. Asker. Bunları hemen sahaya sürmek gerekirdi.”
Haber : Zonguldak Post
Ekonomi
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor