03-11-2022 | 21 : 21 04
14 Kasım 2022 günü Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra İşletme Müessesesi maden ocağında meydana gelen grizu faciasını araştırmak için kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Araştırma Komisyonu’nun 2 Kasım Çarşamba günü gerçekleştirdiği toplantıda dile getirilen bazı ifadeler, iktidar siyasetinin bu kazanın sebeplerinin aydınlığa çıkmasını istemediği yorumlarını ortaya koyarken, bazı raporlar da maden kazalarının bir kader olmadığı gerçeğinin altını çizmeye yetti.
AK Parti Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in komisyon sözcüsü olarak görev aldığı komisyonda yer alan CHP’li Zonguldak Milletvekilleri Ünal Demirtaş ve Deniz Yavuzyılmaz tarihe not olarak geçmesi gereken düşünceleri ifade ederlerken, Demirtaş’ın, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve Genel Müdür Yardımcısı Ercan Gebeş’in de mutlaka yargı önünde hesap vermeleri gerektiğini ifade etmesi, Deniz Yavuzyılmaz’ın da devleti tek başına yöneten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da araştırma komisyonuna ifade vermesi gerektiğine yönelik sözleri zaman zaman komisyonda tansiyonun yükselmesine sebep olmuştu.
CHP’nin araştırmacı milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın ağırlıklı olarak 2015, 2019 ve 2020 yıllarında hazırlanan Sayıştay Raporları ve hukuki davada mahkemede tarafından belirlenen bilirkişi heyetinin hazırladığı raporlar üzerine yaptığı sunum komisyon çalışmaları için büyük öneme sahip olurken, söz konusu raporlarda belirtilen tespitler ve yapılan uyarıların aradan geçen yıllar içinde dikkate alınmamış olması, Amasra’daki maden kazasının bağıra bağıra geldiğinin bir işareti olarak kabul edildi. Yavuzyılmaz on altı dakika süren sunumunda TTK Amasra İşletme Müessesesi’nin, ocaktaki eksiklikleri TTK Genel Merkezi’ne ilettiğini belirtmesine rağmen yaşanan son kazanın meydana gelmiş olmasının sorumluluğunun Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını da kapsayacağını belirtirken, mahkeme tarafından oluşturulan bilirkişi raporunun bazı AK Partili komisyon üyeleri tarafından yok kabul edilmek istenmesi tavrını anlamakta güçlük çektiğini ifade etti. Bütün bunlar olurken komisyon sözcüsü olarak toplantıda yer alan Polat Türkmen’in Zonguldak ve yöresinin emekçilerinin haklarını konuşmak varken hükumetin varlığını koruma iç güdüsüyle konuşmalara müdahil olmak istemesi de gözlerden kaçmadı.
Tarihe not düşülmesi gereken Yavuzyılmaz’ın sunumunda şu önemli ayrıntılar ortaya çıktı:
Metan Gazını Patlatmak Yetenek(!) İster!
“Avrupa’nın birçok ülkesinde metan gazından korkulmaz; çünkü metan gazı tek başına patlayıcı bir gaz değil. Kokusu olan bir gaz da değil. Metan gazı ancak oksijenle 250 santigrat derecede ateşleyici bir şekilde reaksiyona girerse bir patlama gerçekleşir. Yani aslında metan gazını patlatmak, üzerinde ciddi şekilde çalışma yapılarak olabilecek bir şey. Bunu neredeyse başarmak gerek! Tedbirleri almayarak başarmak… Tedbirler alınmadığı için burada da (Amasra Maden Kazası) metanla ilgili büyük problemler var.”
TTK’nın Hazırladığı Rapor
“TTK Genel Müdürlüğü Etüd Plan Proje ve Tesis Daire Başkanlığının Kömür Kaynaklı Metan Gazı ve Zonguldak Havzasında Yapılan Çalışmalar hakkında bu konuda hazırladığı rapora dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bu analiz raporu diyor ki; 2017 yılı verilerine göre müesseselerde üretilen satılabilir kömürlerde çıkan metan miktarları kurum tarafından ölçülmüş.
Karadon İşletme Müessesesi’nde çıkan kömürde 51,57 metreküp/ton
Kozlu İşletme Müessesesi’nde çıkan kömürde 53,75 metreküp/ton
Üzülmez İşletme Müessesesi’nde çıkan kömürde 27,62 metreküp/ton
Armutçuk İşletme Müessesesi’nde çıkan kömürde 50,82 metreküp/ton
Amasra İşletme Müessesesi’nde çıkan kömürde 97,84 metreküp/ton metan gazı var.
Yani Amasra Müessesesi’nde metan gazı oranı yüksek. Bunu TTK biliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı biliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı biliyor. Bir de bunların üzerine kim biliyor? Sayıştay biliyor.”
Sayıştay’ın 2019 Yılı Raporu
“Sayıştay bunu bildiği için 2019 yılı raporunda bu konuyla ilgili bir tespit ve uyarı yapıyor. Hatta Sayıştay’ın raporunda yer alan bu tespit ve patlama riskinin yüksek olduğuna yönelik uyarıların bir benzerini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı müfettişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri yapmadığı için, (Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlattırılan) bilirkişi raporu da bu denetimleri eleştiriyor. Yani Sayıştay’ın yaptığı bu uyarıların bir kıymeti var.
Sayıştay raporunda diyor ki; 2019 yılında Amasra Müessesesi’nin dengelenmiş üretim derinliği -300 metre olmuştur. Yani deniz seviyesinin 300 metre altında kömür üretimi gerçekleşmektedir, diyor. Bu derinleşmenin de ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi risklerin artmasına neden olabileceğini belirtiyor. Bu rapora göre çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arızalar dolayısıyla da riskin daha fazla olduğu belirtiliyor. Bu raporda ayrıca gaz içerikleriyle ilgili yapılan ölçümlere de yer verilmiş. Bu ölçümler tablo haline getirilmiş ve rapor yayınlanmış. Sayıştay, gaz içeriklerinin yüksek olduğunu ispat etmiş.
Sayıştay bir kritik uyarısını da şöyle yapıyor: Yeraltı maden ocaklarında boyutları büyük facialara yol açan en önemli etkenlerden biri kömür tozu patlamalarıdır. Bununla ilgili de uyarı yapıyor; tedbirlerinizi alın, diyor.”
***
Bilirkişi Raporu
“Bilirkişi raporu da diyor ki; metan seviyelerinin müteakip defalar yüzde 1,5-2’nin üzerine çıktığını tespit ettik. Nereden tespit etmişler bunu? Merkezi Gaz İzleme Sistemi’nden alınan verileri inceleyerek… yani bu, bir görüş değil; belgeli ve bilimsel bir tespit.
Yine deniyor ki bu oran neredeyse rutin olarak yüzde 1,5-2’nin üzerine çıkmış; oran bu seviyedeyken bu ocakta üretimin durması gerekiyor normalde. Kömür üretiminin durması gerektiğinin sağlamasını nasıl yapıyoruz? Günlük üretilen kömürün miktarında bir düşme olmasıyla… Ancak bilirkişi raporu üretimde bir düşme olmadığını belirtiyor. Yine raporda teknik olarak metan gazının alt patlama limiti olan yüzde 5 seviyesini geçen durumların yaşandığı da tespit edilmiştir, diyor.”
***
“Aslında Sayıştay raporu, neredeyse, patlama riskinin olduğu bölgenin haritasını çıkarmış, koordinatını da işaretlemiş; bir tek patlamanın tarihini yazmamış. Sadece; ‘Tedbirleri almazsanız bu patlama şu tarihte olur.’, dememiş. Ancak TTK’nın Merkez Gaz İzleme Sistemi’ndeki veriler, bu oran yüzde 5’i geçtiği anda tarihi de vermiş. Ama bu veriler demiş ki; ‘Ben size bir şans daha veriyorum.’. Normalde metan, patlama seviyesinde; buna rağmen işi de durdurmuyorsunuz. Belki de vardiya bitti o anda. Maalesef Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri, TTK’nın ilgili yetkilileri bu şanstan bizi mahrum bıraktı. Bu konuyla ilgili gereken yapılmadı.”
***
Havalandırma Sistemi
“Bunların yanında aynı bilirkişi raporunda havalandırma sistemi yeterli ve etkili olsaydı olayın meydana gelmesi önlenirdi, ifadesine de yer veriliyor.
***
Metan Gazı Sensörleri
Metan Gazı Sensörleri ile ilgili konuya gelecek olursak…
Evet; havalandırma sisteminde bir sorun var. Pekiyi, metan gazı sensörleri bunu neden algılamadı?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı TBMM’de yaptığı konuşmada; ‘18.09 sularında metanın oranı yüzde 1,69’u geçti; sonrasına ait bir bilgi yok ve patlama oldu. Aradan geçen süre içinde bir başka veri gelmemiş.’, dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı herhalde olayı yeterince incelememiş; çünkü bilirkişi raporunun birinci sayfasının birinci paragrafının birinci cümlesinde diyor ki; ‘TTK Amasra İşletme Müessesesi’nde 14 Ekim 2022 saat 18.09’da meydana gelen iş kazası…” Yani sensörün son verdiği bilgi, aynı zamanda kazanın meydana geldiği dakika. Bu da demektir ki bu metan gazı sensörleri metan gazının doğru yüksek seviyesini vermedi. Gaz İzleme Merkezi’ne bu bilgiyi vermedi. Pekiyi neden? Neden vermedi? Çünkü sensörler doğru yerde değildi. Zaten bilirkişi raporunun birçok kısmında da sensörlerin temiz hava kısmına dönük olarak konumlandırılmasıyla ilgili hatalardan bahsediliyor. TTK’nın hazırladığı raporlarda da buna benzer hataların yapıldığına dair belgeler de elimizde mevcut.”
***
Sayıştay’ın 2015 Yılı Raporu
“2015’te hazırlanan Sayıştay raporu da sensörlerin metan gazını tespit edemeyecek bir yerde konumlandırıldığını tespit etmiş. Demek ki 2015 yılından bu yana tespit edilen kusurlar tekrar etti. Diğer yandan degaj sondajlarının da yeterli olmadığı yine raporlarda yer alan başka ifadeler.”
Sayıştay’ın 2020 Yılı Raporu
“Son yayınlanan Sayıştay raporunda da; (2020 yılı raporu) ‘Gündüz vardiyası dışındaki arızalara anında müdahale edilememektedir. Yeraltı haberleşme sisteminde uzun süreli kesintiler olmaktadır. Kuyu ihraç sisteminde ve yer üstü elektrik tesislerinde önemli aksamalar meydana gelmektedir. Hayatî önem arz eden havalandırmanın devamlılığı merkezi gaz izleme servisi tarafından 24 saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için sürekl değişen şartlara göre gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi; bu durumun iş güvenliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için işçi noksanlıkları bir an önce giderilmelidir.’, ifadelerine yer veriliyor. Sayıştay’ın bu son raporuna göre de neredeyse kaza ve patlama bağıra bağıra geliyorum, diyor.
***
“Cumhurbaşkanı da Bu Kazadan Sorumludur ve Komisyona İfade Vermelidir”
“Ben şunu da sormak zorundayım: TTK Amasra Müessesesi; eksik kadro ve eksik tekniğim var, bunları genel merkeze aktarıyorum, diyor. Pekiyi bu talepleri TTK Genel Müdürlüğü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına aktarıyor mu? Ben söyleyeyim; muhtemelen aktarıyor. CHP’li Zonguldak milletvekilleri olarak biz defalarca bu eksik işçi ve teknik personel kadrosunun tamamlanması gerektiğini söyledik. Bu eksiklikleri tamamlayın; büyük bir felaket geliyor, dedik. Eğer bu eksiklikler bakanlığa iletilmişse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da bilirkişi raporunda belirtilen eksiklikleri olan kusurlular listesinde en tepedeki yerini almalıdır. Aynı şekilde, ilgili bakan yardımcısı da oradaki yerini almalıdır. Hatta bildiğim kadarıyla; ‘Ülkede olan biten her şeyden ben sorumluyum.’, diyen, her şeye tek başına imza atan Cumhurbaşkanı’nın da bu taleplerden haberdarsa ve bu eksikliklerin belirtildiği talepleri imzalamadıysa onun da bu konuyla ilgili Araştırma Komisyonu’na sözlü ya da yazılı ifade vermesi gerekir.”
***
AK Partililerin Tutumu
“Komisyondaki bazı AK Partili arkadaşlar, neredeyse; bu bilirkişi raporunu görmezden gelelim ve bu çalışmayı ona göre yapalım, Araştırma Komisyonu’nun çalışmaları ona göre şekillensin, demek istiyorlar. Bilirkişi raporunu unutalım, gibi ifadeler yer aldı. Buna da pes, diyorum. Yargının görevlendirdiği bir bilirkişi heyeti var. Bu, hafife alınacak bir şey değil.”
Haber : Zonguldak Post
Ekonomi
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor